Kurnaz Tilki ve Keçi Masalı
Bir zamanlar, kurnaz bir tilki ormanda kendine bir yoldaş arıyormuş. Az gitmiş, uz gitmiş, yaşlı bir keçiyle karşılaşıp arkadaş olmuşlar. Keçi o kadar yaşlıymış ki sakalları upuzunmuş. Keçi, burnunun ucundan öteyi göremezken, tilki ise kurnazlığıyla biliniyormuş. Bir gün, ikisi de çok susamışlar, bir kuyunun yanından geçerken, kuyuya inip su içmeye karar vermişler. Orada kana kana su içip susuzluklarını giderdikten sonra, tilki başını çevirip yaşlı keçiye sormuş:
“Ah be dostum, buraya inmek kolaydı ama şimdi nasıl çıkacağız? Kim önce çıkacak? Keşke buraya inmeden nasıl çıkacağımızı düşünseydik” demiş.
Bir an tilki bir kurnazlık düşünmüş, gözleri parlamış: “Dur bakalım keçi kardeş, aklıma bir fikir geldi. Uzun boynuzlarını ve ayaklarını duvara yasla, ben senin sırtına tırmanayım. Boynuzlarına ulaşınca sakın kıpırdama! Bu yöntemle ben dışarı çıkacağım, sonra da seni yukarıya çekerim.” demiş.
Yaşlı keçi sevinçle yanıt vermiş: “Vay be, senin gibi zeki biriyle arkadaşlık etmek ne büyük şans! Asla kendi başıma böyle bir çözüm bulamazdım!” demiş.
Kurnaz tilki, keçinin sırtına tırmanıp kolayca kuyudan dışarı çıkmış ve aşağıya doğru eğilip keçiye unutmayacağı bir ders vermiş.
“Keçi kardeş, sakalın olduğu kadar, biraz da aklın olsaydı, böyle bir kuyuya inmeye cesaret etmeden önce bir çıkış yolu düşünürdün. Ama bak, ben zekam sayesinde kurtuldum! Sana da sabırlı olmanı tavsiye ederim. Çıkmak için elinden geleni yap, dostum. Benim çok acil işlerim var, seni daha fazla bekleyemem.”
Tilki kuyudan ayrılmış ve zavallı keçiyi kuyunun içinde yalnız başına bırakmış.
Öğüt: Bir işe kalkışmadan önce sonunu düşünmek gerekir.