Küçük Çoban Masalı
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak ülkelerin birinde, yemyeşil ağaçların arasında yaşayan, doğa sever ve hayvanlarıyla oldukça ilgili olan küçük bir çoban yaşarmış. Bu çoban oldukça da zekiymiş. Kendisine yöneltilen her soruya anında doğru cevap vererek herkesi kendine hayran bırakırmış. Günlerden bir gün bu küçük çobanın ünü kralın kulağına gitmiş. Kral derhal küçük çobanın huzuruna getirilmesini emretmiş.
Küçük çoban,kralın kendisini çağırdığını duyunca çok heyecanlanmış. Hemen telaşla hazırlanarak kralın huzuruna çıkartılmış.
Kral, küçük çobana karşısına alarak; “Heyy zeki çocuk! Sana üç tane soru soracağım eğer bunları doğru cevaplarsan seni saraya yanıma alacağım, divan üyesi yapacağım, ülke hakkındaki önemli meselelerde görevli olan istişare kuruluna dahil edeceğim. Sarayda yatıp kalkacaksın, her türlü hizmetin burada hizmetçiler tarafından karşılanacak. Lakin bu üç sualde birini dahi bilemezsen hakkını kaybedeceksin. Kabul mü? diye sormuş.
Küçük çoban hemen cevap vermiş:
“Sevgili kralım, nasıl arzu edersiniz. Sorularınızı bekliyorum.” demiş.
Kral sormuş; “Yer yüzündeki hangi denizde kaç damla su vardır, onu nasıl öğrenebiliriz?” diye sormuş.
Küçük çoban: “Sevgili kralım bunu hesaplayabilmek için denizleri besleyen kaynakları ve bulutları kontrol altına almak lazım. Bulutlardan sürekli yağmur damlaları denizlere dökülür, derelerden de oluk oluk sular her gün denizlere akar. Bu kaynakları kontrol altına almadan denizlerdeki damlacıkları sayamayız.” demiş.
Peki demiş kral. İkinci sorum da şu demiş;
“Evrendeki sonsuzluğun süresi ne kadardır?” diye sormuş.
Küçük çoban yine çok kısa bir süre içerisinde:
“Kafdağı’nın yükseklik mesafesi 1 saat, derinliği 1 saat, genişliği de 1 saattir. İşte bu da demek oluyor ki Anka Kuşu her yüz yılda bir Kafdağı’na ulaşır ve dağı gagalamaya başlar. Kafdağı’nı gagalayıp bitirdiği zaman tam olarak 1 saniye geçmiş demektir. Böylece sonsuzluğun 1 saniyesi geride kalmış olur.” diye cevap vermiş.
Küçük çobanın bu cevabından sonra kral üçüncü soruya geçmiş.
“Zeki çoban! Söyle bakalım; Gökyüzünde kaç yıldız var?” diye sormuş.
“Sevgili kralım, bana boş bir beyaz kağıt parçası verin, yalnız çok büyük olsun. Bir de bir kalem rica edeceğim.” demiş. Kalem ve kağıdı temin ettikten sonra başlamış beyaz kağıdın üzerine noktalar koymaya.. O kadar çok nokta çizmiş ki bunları saymak mümkün değilmiş. Kim saymaya başlamışsa bir süre sonra birbirine karıştırarak pes etmiş.
Çocuk krala dönerek, “Burada ne kadar çok nokta varsa işte gökyüzünde de o kadar yıldız var, saymak size kalmış.” demiş. Küçük çoban.
Kral bu cevaplardan sonra sonucu açıklamış.
“Aferin zeki çocuk! Üç soruyu doğru cevapladın. Seni divan üyesi yapacağım, ülke ile ilgili önemli kararların alındığı istişare kurulunda da görev alacaksın.” demiş. Kral ve küçük çoban ülkeyi beraber yönetmeye başlayıp, yaşayıp gitmişler..