Ezop’tan kısa kısa masallar.
Kurt ile At Masalı
Kurdun biri bir tarladan geçiyormuş, boydan boya arpa görmüş. Kurt ne yapsın arpayı? Yiyemez ki! Bırakıp gitmiş. Yolda Önüne bir at çıkmış. Onu görünce: “Ben de seni arıyordum/’ demiş; “şurada arpa buldum, ama yiyemedim, sana sakladım, bayılırım senin dişlerinin gıcırtısına. Gel, sen ye, ben de seyredeyim.” At kanmamış bu sözlere: “Yahu,” demiş, “ben kurtları bilmez miyim? Sen arpa yiyebil-seydin karnını doyurmak zevkini bırakır da kulaklarının zevkini düşü*nür müydün?” demiş.
Yaratılışlarından kötü olanlar, kendilerine iyilik ediyormuş gibi bir süs verseler de gene kimseyi kandıramazlar.
Tilki ile Üzümler Masalı
Tilki çok acıkmış ve bir bağa girmiş. Üzümlerin iştah açıcı görüntülerine bakarak, karnını doyurmak İstemiş. Ancak, bîr türlü yetişip de, o güzelim üzümlerden koparıp yiyememiş. Bu sefer de, “önemli değil canım, nasıl olsa hepsi ekşiydi”demiş.
Elde edemediğimiz bir şeyi kötülemek, çok kolaydır.
Adam ile Aslan Masalı
Bir adam ile bir aslan birlikte yolculuk ediyorlarmış. Hangisinin daha cesur ve güçlü olduğu konusunda tartışmaya başlamışlar. Yolda, bir aslanı boğan bir adam heykeline rastlamışlar. “Görüyor musun?” demiş adam, aslana,
“Bu heykel, insanın daha üstün olduğunun en iyi kanıtı değil mi?”
“O senin yorumun” diye cevap vermiş aslan, “O heykeli bir aslan yapsaydı, aslanın pençesinde en az yirmi insan olurdu.”
Kurbağa ile Aslan Masalı
Bir gün, Aslan kırda dolaşırken bir ses duymuş. İrkilmiş:
— Nedir acaba? demiş. Kim bilir, belki de çok yaman bir hayvandır. Sesine baksana, ne gürültülü! Benden baskın çıkar da şuracıkta paralayıverir beni! Neme gerek, sineyim, bekleyeyim, Canımı kurtarırım hiç olmazsa.
Beklemiş. Bir de ne görsün? Bir kurbağa!
– Vay kerata vay! demiş. Boyuna bakmazsın, posuna bakmazsın dünya kadar gürültü edersin. Duyan da seni bir şey sanıp korkar, ürker. öl bakayım!
Ayağını bastığı gibi, kurbağayı ezerek öldürmüş.