Kaplumbağa ile Penguen Masalı
Bir zamanlar, deniz kaplumbağasının biri küçüklüğünden beri kabuğunda bir inci saklıyormuş. Bu inci ona babasından kalmış, babasına da babasından… Böylece, yüzyıllardan beri babadan oğula geçen bir gelenek gibi, inci hep kabuğun içinde saklanırmış.
İnciyi taşıyan her kaplumbağa, yaşlandıkça bu değerli emaneti kendi çocuğuna devredermiş. Yine bir gün, baba kaplumbağa oğlunu yanına çağırmış. “Al bu inciyi, sakla kabuğunda,” demiş. “Ata yadigârıdır bu. Zamanı gelince sen de kendi çocuğuna vereceksin.” Nasihatini verdikten sonra inciyi teslim etmiş.
Genç kaplumbağa, inciyi sevinçle almış ve hemen arkadaşının yanına yüzmüş. Bu arkadaşı bir penguenmiş; çok iyi kalpli bir penguenmiş, ama yoksulmuş. Ailesiyle birlikte büyük zorluklar içindeymiş, alacaklıları da kapıya dayanmış.
Genç kaplumbağa, arkadaşının üzgün halini görünce: “Al bu inciyi,” demiş. “Satıp borçlarından kurtul. En azından biraz rahat nefes alırsınız.” Penguen büyük bir mutlulukla inciyi almış, borçlarını ödemiş ve ailesine güzel şeyler alabilmiş.
Genç kaplumbağa yuvasına dönerken, babasına ne söyleyeceğini düşünüyormuş. Bir yandan üzgünmüş çünkü inciyi vermiş; ama öte yandan arkadaşının sıkıntılarının giderildiği için mutluymuş. Gözleri denizin dibine bakarken, birdenbire iki tane inci görmüş. Üstelik her iki inci de tıpkı eskisi gibiymiş.
Birini hemen kabuğuna saklamış, diğerini de alıp anne babasına hediyeler almış. Sonunda anlamış ki, bu yaşamın en büyük sırrı cömertlikte saklıymış.