Karagöz ve Hacivat Konuşmaları; Kan Karpuz
HACİVAT – (Karagöz, arkadaşının dükkânı önüne gelir.) Aman Karagöz’üm bu ne hâl? Çabuk dükkâna gir de bir çaresine bakalım!
KARAGÖZ – “Gir!…” demesen de zaten gireceğim Hacı Cavcav, eve kadar böyle gidilir mi?
HACİVAT – Allah Allah?… Üstün başın batmış, koynuna karpuz kabukları girmiş, kafana ve yüzüne karpuz çekirdekleri yapışmış… Her yerinde ayrıca karpuz parçaları var.
KARAGÖZ – Hay hay!…
HACİVAT – Eeee anlatsana, karpuz kamyonu üstüne mi boşaldı?
KARAGÖZ – Öyle bir şey olmadı.
HACİVAT – Yoksa sen bir karpuz sergisinin ortasına falan mı düştün?
KARAGÖZ – Öyle de hiç olmadı.
HACİVAT – Başka ne olabilir? Her halde bir grup arkadaş karpuz dilimlerini birbirinize atarak savaşçılık oynadınız değil mi?
KARAGÖZ – Köftehor her işim bitti de iş ortalıkta karpuz savaşına mı kaldı?
HACİVAT – Ne bileyim canım, doğrusunU sen anlatmıyorsun ki?
KARAGÖZ – Görmüyor musun nefes nefese oturuyorum. Hele bir aklım başıma gelsin…
HACİVAT – Haklısın, onu düşünemedim!
KARAGÖZ – Sen şu kapıdan bir dışarı bak, kucağında karpuzlarla beni arayan kimse var mı?
HACİVAT – Kim arayacak?
KARAGÖZ – Karpuz sergisinin sahibi…
HACİVAT – Görürsem, burada olduğunu söyleyeyim mi?
KARAGÖZ – Pataklarım ha, ben zaten onun elinden kaçıp zor kurtuldum. Sorarsa “Yok!…” dersin!
HACİVAT – Pekalâ Karagöz’üm, dediğin gibi yaparım. Fakat sen de yavaş yavaş anlat bakalım, bu karpuz sergisinin sahibiyle ne işin var?
KARAGÖZ – Ne işim olacak… Sabahtan beni işe aldı.
HACİVAT – Aman ne iyi efendim demek iş buldun?
KARAGÖZ – Acele etme de dinle! Sergiyi hazırladık, gelen kamyondan karpuzları indirip bir güzelce dizdik…
HACİVAT – Haydi bakalım, hayırlı müşteriler Karagöz’üm!
KARAGÖZ – Âmin!..
HACİVAT – Hemen satışa başladınız değil mi?
KARAGÖZ – Başlamadık… Sergi sahibi izin işlerini bitirmek için belediyeye gitti. Bana da “Karpuzları ortasından kesip güzelce yerleştir. Müşteriler görsün, canları çeksin, alsınlar.” dedi.
HACİVAT – Hıımmm, adam işini biliyormuş… Tabii sende karpuzları kesip dizdin Karagöz’üm!
KARAGÖZ – Aaaaah ah, hem de nasıl Hacı Cavcav! Aldım bıçağı elime, bir gayret, bir baştan girip öte baştan çıktım.
HACİVAT – Anlayamadım?…
KARAGÖZ – Anlamayacak ne var? Sergideki karpuzların hepsini ortasından kesip bir güzel dizdim.
HACİVAT – Vah vah vahhh!… Desene yandın!
KARAGÖZ – Hiç sorma, hem de ne yandım Hacı Cavcav! Adam izin almış, neşe içinde geldi. Taksiden inip serginin halini görünce düşüp, bayıldı.
HACİVAT – Gördün mü olanları!… Eeee?…
KARAGÖZ – Şoför onu serginin içine taşıdı, gitti. Ben de yüzüne karpuz suyu döke döke ayılttım ya keşke ayıltmaz olsaydım.
HACİVAT – Aman ne oldu Karagöz’üm?
KARAGÖZ – Köftehor anlamadın mı ne olduğunu? Önce beni karpuzların içine batırdı batırdı çıkardı. Sonra da eline karpuz bıçağını alıp düştü peşime…
HACİVAT – Allah iyiliğini versin! Hiç karpuz sergisi görmedin mi canım? İnsan bir iki tanesini kesip-bırakır. (Karagöz gider.)