Balıkçının Kavalı

balıkçı masal
Balıkçının Kavalı Masalı

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir zamanlar deniz kenarında yaşayan, bir balıkçı varmış. Balıkçı, bir gün kavalını da alıp, denizde balık avına çıkmış. Gide gide denizin ortasına varmış. Kavalını çıkarıp üflemeye başlamış. Umudu şuymuş: O büyüleyici kaval sesiyle balıkları yüzeye çıkartıp, onları kolayca yakalamakmış.

Kavalı üfledikçe üflemiş, melodiler rüzgarla dalgalanmış. Fakat ne balıklar denizden çıkmış, ne de suyun yüzüne başlarını göstermişler. Balıkçı bir süre daha çalmış, ama nafile… Balıkların kavalın sesinden anladığı yokmuş.

Bunu görünce, “Madem öyle, işimi şansa bırakmayayım!” demiş ve kavalını bir kenara bırakıp serpme ağını denize savurmuş. Ağ, suya değer değmez balıklarla dolmuş taşmış; bir atışta yüzlerce balık yakalamış!

Balıkçı, yakaladığı balıkları teknesine serince bir de bakmış ki balıklar çırpınıp oynamaya, zıplamaya başlamışlar! Balıkların bu hareketini gören balıkçı, şaşkınlıkla gülümseyerek şöyle demiş:

“Sevgili balıklar! Ben kaval çalarken hiç oynamadınız, şimdi tekneye çıkınca başladınız hoplayıp zıplamaya.

Balıkçı, balıkları yakalamak için flüt çalmak yerine, onları yakalamak için avlanma yöntemlerini kullanması gerektiğini anlamış.