Meraklı Tavşan Masalı
Bir zamanlar, ormanların birinde meraklı bir tavşancık yaşardı. Bu tavşan zıpzıp, minicik, güzel mi güzel, şeker gibi bir tavşancıktı. Fakat kötü bir huyu vardı. Çok meraklıydı. O küçücük, simsiyah burnunu, Her şeye sokardı. Gün geçmezdi ki, birisi ona bağırmasın. Çalılıklar arasında dolaştığı bir gün, Bayan Sülün:
— Çekil oradan Zıpzıp der. Yumurtalarımdan birini kırarsan, seni döverim. Onlardan yavrularım meydana gelecek. Zıpzıp, oradan hızla kaçtı. Geniş bir meydanlığa geldi. Burası, onun için çok meraklı bir yerdi. Oya ile Kaya, yeşillikler içinde pinpon oynuyorlardı. Anne ve babaları da, yeşilliklerde dinleniyorlardı. Zıpzıp, kocaman sepete yanaştı. Bu sepete, acaba ne vardı çok merak ediyordu. Ah, bir açabilse… Yandaki ağaçtan, Zıpzıp’ı izleyen Sincap:
— Sakın sepete dokunma, diye seslendi. Fakat Zıpzıp, Sincabı dinlemedi. Yavaşça sepeti bakmaya başladı. Sepetin içine bakayım derken, birden dengesini yitirdi. GÜM… Diye sepetin dibini boyladı. Arkasından kapak da kapandı. Meraklı Zıpzıp, sepetin içinde kalmıştı… Arkadaşı Sincap, çaresiz kalmıştı. Zıpzıp sepetin içinde kalışına Sincap arkadaşı çok üzülmüştü. Arkadaşı Sincap çaresiz kalmıştı. Bir süre sonra toplandılar.
— Haydi, çocuklar… Artık eve dönme zamanı geldi. Eşyaları toplayalım arabanın bagajına yerleştirelim. Hep birlikte öteberi topladılar. Babası da, sepeti bagaja yerleştirdi. Sincap, zavallı arkadaşı Zıpzıp’ın çok uzaklara götürüleceğini anlayınca, çok üzüldü. Koşa koşa yardımcı aramaya gitti. Sincap, ağaçtaki, Baykuş’un bulunduğu yere kadar geldi. Çok bilgili Baykuş’a, gördüklerini heyecanla anlatı Zavallı Zıpzıp’ı kurtarmasını, ondan rica etti. Baykuş:
– Zıpzıp meraklı olmak yüzünden, kötü durumlarla karşılaşıyor. Fakat onu kurtarmalıyız. Ben Zıpzıp’ı aramaya gidiyorum. Sen annesine haber ver, beni beklesinler. Baykuş havalandı. Ormanın üzerinde uçmaya başladı. Zıpzıp’ın içinde bulunduğu kırmızı arabayı aramaya koyuldu. Çok geçmeden, kırmızı arabayı gördü. Baykuş, evin yerini iyice öğrendikten sonra, hızla ormana yollandı. Sepeti açınca, hepsi büyük bir hayret içinde kaldılar. Sepetten, mini bir tavşancık çıkmış. Tavşancığı eline alan Kaya:
-Ah … Ne kadar tatlı şey… Bizimle kalabilir mi? Pek çok şaşırmış olan babası: -Tabii kalabilir. Fakat ona bahçede bir kafes yapmak gerek. Kaya, büyük bir sevinç içinde, bahçede kafeslerden birini onardı. Kapısına kafes teli çaktı. Şaşkın şaşkın olanları izleyen Zıpzıp’ı, kafese yerleştirildi. Kaya:
-Korkma minik tavşan. Sana kötülük yapmayacağız dedi. Zıpzıp, kafesin içinden nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı. Baykuş, Zıpzıp‘ın anne ve babasına, gördüklerini anlattı. Gece bastırınca, birlikte yola koyuldular. Baykuş, alçaklardan uçarak, onlara yolu gösterdi. Bahçedekiler kafeste, Zıpzıp’ı buldular. Zıpzıp ağlamalı bir sesle:
-Beni bağışla anneciğim, dedi. Bir daha her şeyle ilgilenmeyeceğim. Kardeşlerimden ayrılmayacağım dedi. Hiç ayrılmadı bir daha.